ARMAĞAN AD

Bu Çağ Dergi > Genel

ARMAĞAN AD

Armağan etmiyorum, tanrım, sana bu sözcüğü bir saçak gibi toplandığında başın üstünde ay ya da gün kırpıştığında aylalarıyla bir mindere dayanmış ne de bu başı yakalarının arasında bir defter gibi dürülü yaşadığı tahtaya atılmış yorgan yastık boynu etten bir halka üzerinde durduğu köpeğiyiz uyumanın ve uyanmanın ve hayat bir kemik                                                                   fırlatılmış ağarın mermerden döşek yüzüm […]

Devamını Okuyun

KAPTANI SAÇMANIN

  Varlığın bir kitap gibi kâtibi yazarı yok, bölümlerden ibaret yazılmamış kimselerce hiçbir zaman. Zannedersin ki iki kere iki eder bir cennetkuşu, ve verirsin adını On üçüncü Louis’nin bugün sardunyaya, yarın omzundaki koyuna. Kimi zaman bir ciddiyet oturur üzerine adalardaki bir savaş gibi: “Ooo kaptanı saçmanın, olmak için bir insan etmek gerekir insanlığı yerle bir…” […]

Devamını Okuyun

YERÇEKİMİ ÇALIŞMIYOR

bazıları deneysellik için gelir bu dünyaya ya da evrene ya da toprağa ya da kayaya. asla yerleşmez bir alana ama tutar kabilenin yasını atlar başka bir buluta Yerçekimi her zaman çalışmaz   katı bir zemin var olmaz yine de bir sonraki bulut yeni kaybolmuş olmalı ne bir ses ne bir ipucu ne de bir guru […]

Devamını Okuyun

KARA SÜTÜ ANNEMİN – 2

İki kara güneş iki göz Nereye gitsem çöküyorlar Uzağa oraya çağırıyorlar Nefesim kesilse boğulsam Bir adım atsam yeni önüm sıra bir kez daha İnansam inanılacak şeylere Bir koku yayılıyor boğuyor beni sesler Her zaman işte her zaman çöküyorlar   Teyzem hiç taze yumurta pişirmedi bana   Yabanıl yerlere balta girmemiş Rüzgârın şiddetine çiçeklerin tutsaklığına Ağaçların […]

Devamını Okuyun

Kumrular için

  İnternete girdim ve ben bir bilgisayar değilim yazdım. İnternetle arama mesafe koydum. Polenlerin uçuştuğu zamanlardı. Kendimi insan olduğuma inandırmaya çalışıyordum. Gölgemi kendime arkadaş seçtim Bulutları uzaktan gözledim. Bahar gelmişti. Birkaç erik kopardım, bildiğim tüm kuşların gagaları vardı. Üzgün olduğumu hatırlıyorum. Durgun bir mevsim gibiydim, hüznümü saklayamadım. Ne ıslık çaldım ne de şarkı mırıldandım. Günler […]

Devamını Okuyun

Bourdieu Şehirde: Kentsel Teoriye Meydan Okumak

Sanayi sonrası metropolde marjinallik, etnisite ve ceza sistemi üzerine otuz yıllık karşılaştırmalı araştırmalarına dayanan Loïc Wacquant, Pierre Bourdieu’nün kent kuramcısı olarak yeni bir yorumunu sunuyor. Simgesel uzam (dünyayı algıladığımız ve düzenlediğimiz zihinsel kategoriler), toplumsal uzam (sermayenin farklı biçimlerdeki dağılımı) ve fiziksel uzam (yapılı çevre) arasında kurduğu triyalektik yoluyla bizi kenti keşfetmeye davet ediyor. Bu okumaya […]

Devamını Okuyun

BEBEK VE YAPRAK

Hiçbir etik prensibi olmayan yaprak düşüyor gene de süzülerek acındırıyor kendine, baştan çıkararak.   Hani bilmesem, kayıtsızlığını inanıcam kafa bulduğunu, oyun oynadığını aklıma yazıcam.   Varınca yere, bitince gizem düşmüş bir yaprağı görüyorum umursamazlığını önünde küçücük bir bebeği kessem zinhar kıpırdamayacağını.      

Devamını Okuyun

KARA SÜTÜ ANNEMİN

Evlatlarını yiyen Medusa’sın sen Üstelik doymayıp, doğurup Doğurup yiyen yılan saçlı   Bir kovuk olmalı senin rahmin Yoksa bir kovuktan mı doğdum ben? Uçan, kan emen memeliler karanlıktır Memeliler kendi kanlarını içerler   Senin verdiğin süt senin değildir ki O annenden tüm tüm ataların bağışıdır sana Boşuna böbürlenme ben emzirdim diye Emzirdin ama emen de […]

Devamını Okuyun

2000’ler şiiri: Deney/Deneyim, Yenilik ve Fetişizm

Önce 1980’lerden başlayıp 1990’lara geçerek günümüze dek ülkemizin ve dünyanın “şartları”na bakmak gerek. Öyle ya, biz hepimiz, insanlar, içinde yaşadığımız toplumun “şartlarının” ürünüyüz. Ne yaparsak, yapıyorsak, yapacaksak bu “toplumsal” bağlam ve arka plan içinde kendi anlamını ve biraz da izahını bulur. Öyle ya da böyle, şiirin de “anlamlı bir varlık” olmasının koşulu ve gerek “şartı” […]

Devamını Okuyun

İRFAN YILDIZ’LA 80 VE 90 KUŞAĞINI, GÖÇEBE’Yİ VE DİĞER KONULARI KONUŞTUK

Söyleşi: Ulvi Günoğdu   U. G.: Yaşamınızı özetler misiniz? İ. Y.   :  -1967 yılının Temmuz ayının 18. günü Ünye’nin Cevizdere Köyü Pelitlik Mahallesi’nde, saat 22.10 civarında dünyaya gelmişiz. 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. İlkokulu, Ünye Cevizdere İlkokulu’nda; Ortaokulu, Ünye Merkez Ortaokulu’nda; liseyi, Ünye Lisesi’nde –şimdiki adı Mustafa Rakım Anadolu Lisesi-; üniversiteyi ise, İstanbul […]

Devamını Okuyun