Akrabalara
1
Alplerin orda parlak gecedir hâlâ ve bulut,
Sevinci şiirleyerek, bürür o dipsiz vadiyi.
Oraya buraya saldırıp kükrer şakacı dağ yeli,
Sarp köknarların arasında çakıp söner bir ışın.
Sevinçten titreyen kargaşa yavaşça hızlanarak savaşır,
Genç görünüşlü, ama güçlü, kutlar seven çabayı
Kayalıklar arasında, kabarıp sendeler ölümsüz
sınırları içte,
Çünkü orda daha cümbüşlü doğar sabah.
Çünkü orda daha sonsuzca büyür yıl ve kutsal
Saatler, günler, daha cesurca düzenlenir, karılır.
Fakat fırtına kuşu zamanı bilir ve dağlar arasında,
Yüksek havalarda uçarak çağırır gündüzü.
Şimdi köycük de uyanır derinlerde, korkusuz,
Yüceyle bildik, bakar doruklar altından yukarlara.
Büyümeyi sezerek, şimşek gibi iner işte eskil
Çağlayanlar, düşüşler altında yer buğulanır,
Yankılanır dörtbir yan, ve ölçüye gelmez işlik
Armağanlar dağıtır, gece gündüz oynatarak kolunu.
2
Bu arada sessizce pırıldar gümüş teperler yukarlarda,
Güllerle doludur şimdiden orda ışıldayan kar.
Daha yukarlarda, ışığın üstündeyse, barınır saf
Ve mutlu Tanrı, kutsal ışınların oyunuyla sevinerek.
Sessiz ve yalnız barınır o, parıl parıl görünür yüzü;
O göklü varlık yaşam bağışlamak ister sanki,
Sevinç yaratmak ister; hani sık sık, ölçüyü bildiğinden,
Soluyanları da bildiğinden, durumsayıp sakınarak
o Tanrı
Gerçek mutluluğu gönderir ya kentlere, evlere, tatlı
yağmuru da
Gönderir ya toprağı açmak için, dalgın bulutlar
sizleri de
Ey canım meltemler, sizleri, yumuşak baharları da
Ve usul bir elle mahzunları tekrar sevindirir ya;
Mevsimleri yenilenirken, o yaratıcı, yaşlanan insanların
Canlandırıp devindirir ya sessiz yüreklerini,
Ve derinliklere işleyerek açıp aydınlatır ya,
Bayılır buna; ve yaşam yeniden başlar artık,
Tılsım çiçeklenir, eskisi gibi, hâzır ve nâzır ruh gelir
Ve şen bir cesaret kabartır kanatları.
3
Çok şey söyledim ona, çünkü ozanlar ne düşünse
Ne türküleşe, meleklere yönelir en çok, bir de ona;
Çok diledim, yurdumu sevdiğim için, bizleri bir gün
İstenmeden, apansız bastırmasın diye ruh;
Sizler için de çok diledim, yurdumda kaygı çekenler,
Kutsal şükran gülümseyerek getirir size kaçakları,
Sizler için de, yurttaşlarım! Göl beni sallarken
Ve dümenci sessizce oturup överken yolculuğu.
Tâ uzakta, gölün yüzünde şen bir devinme oldu
Yelkenler arasında; işte çiçeklenip ışır kent
Sabah sabah, gölgeli Alplerden güvenle gelip
Limanda dinlenir artık gemi.
Kıyı burda ılıktır ve dostça açılır vadiler,
İnce yollarla aydınlanarak yeşil yeşil parıldarlar bana.
Bahçeler birlikte dururlar ve ışıldayan tomurcuk başlar
Açmaya, ve kuşların türküsü yolcuya çağrı salar.
Her şey bildik gibidir, rastgele bir selam bile
Dost selamı gibidir, akraba gibidir her yüz
4
Elbette! Doğduğum yer burası, yurt toprağı,
Aradığın yakındadır, işte karşılıyor seni.
Dalgalarla yıkanan kapında boşuna değil bir oğul gibi
Durması, bakıp senin için seven adlar araması
Türküyle bu gezgin kişinin, ey mutlu Lindau!
Ülkenin konuksever kapılarından biridir bu,
Çok şey vaadeden uzaklara ayartır kişiyi, oraya,
Harikalar ülkesine, oraya, hani tanrısal hayvan, Ren,
Yukarlarda korkusuz yolunu açar ya ovalara,
Ve kayalıklardan çıkarır ya sevinçli vadiyi
Varmak için oraya, parlak dağlar arasından, Como’ya
Ya da aşağılara, gün ilerlerken, açık göle;
Fakat beni daha çok ayartırsınız, kutsanmış kapılar,
Sılaya gitmeye, çiçeklenen yolların bence bilindiği yere,
Ziyaret etmeye kırları, Neckar’ın güzel vadilerini,
Ve ormanları, kutsal ağaçların yeşilini, meşenin
Kayınlarla huş ağaçlarına seve seve eşlik ettiği yerleri;
Ve dağlarda bir yer beni dostça tutsak alır.
5
Oraya buyur ederler beni. Ey kentimin, anamın sesi!
Sensin bana dokunan, eskiden öğrendiklerimi
uyandıran!
Fakat onlar aynı hâlâ! Hâlâ çiçeklenir güneşle sevinç
sizler için
Ey sevgililer, hem göze daha parlak görünürler
eskisinden.
Evet! Eskiler aynı hâlâ! Gelişip olgunlaşır, fakat
Yaşayan ve seven bırakmaz bağlılığı.
Fakat en iyisi, hazine, kutsal barışın gökkuşağı
Altında duran, gençlerle yaşlılar için ayrılmıştır.
Saçmalıyorum. Sevinç bu. Ama yarın ve daha sonra
Gidip ağaçların çiçekleri altında canlı tarlalara
Baktığımızda, baharın şenlik günlerinde, çok şey
umacak
Çok şey söyleyeceğim sizlere, ey sevgililer, bu konuda!
Ulu Ata üstüne çok şey işittim ve uzun süre
Sustum onun üstüne: Orada, tâ yukarlarda
Zamanı yenileyendir o, sıradağlar üzre egemenlik
sürendir;
Yakında göksel armağanlar bağışlar bize, ve daha parlak
Türkü isteyip nice iyi ruhlar gönderir. Gecikmeyin,
Gelin artık, ey esirgeyenler! Yıl melekleri! Ve sizler,
6
Ev melekleri, gelin! Yaşamın bütün damarlarına dolup
Her şeye birden sevinç vererek bölüştürsün kendini o
o göklü varlık!
Soylu kılın, genç kılın da, insanca iyi olan hiçbir şey
Hiçbir saati günün sevinçlilerden yoksun kalmasın;
Ve sevenler yeniden buluştuklarında, ki yaraşır bu
onlara,
duydukları sevinç uygun biçimde kutsansın!
Yemeği kutsarken, kimin adını anayım, ve günlük
Yaşamdan
Yorgun düşüp dinlenirken, söyleyin, nasıl şükredeyim?
En yüceyi mi anayım? Uygun olmayanı sevmez Tanrı,
Onu kavramayacak kadar küçüktür bizim sevincimiz.
Susmamız gerekir sık sık, kutsal adlar bulunmaz,
Yürekler vurur da geri mi durur söz?
Ama bir çalgı sesler ödünç verir her saate
Ve belki sevindirir yaklaşan göklüleri.
Hazırlar bu, sevinci buyruk altına alan
Kaygı da dindirilir hemen hemen.
Böylesi kaygıları, istesin istemesin, ruhunda
Taşımalı türkücü, hem sık sık, fakat başkaları değil.
Çeviren: A. Turan Oflazoğlu
Şununla paylaş: