Her Gün Öleceğime Bir Gün Ölürüm

Bu Çağ Dergi > Genel

Her Gün Öleceğime Bir Gün Ölürüm

Tabii ki bu öz Batı rasyonalizminin (akla uygun düşünme tarzının) bakış açısına uygun değil. Bu ancak Doğu’nun (Türkiye dahil) düşünmesinin ve ruh halinin bir ifadesi. Her gün didik didik, parça parça öldürülmektense isyan ederek öleceksem hemen ölürüm. Bu Doğulu bir tavırdır ve ben bundan yanayım.   İsrail-Filistin savaşında da tamamen Hamas’ı destekledim ve Hamas’ı hiçbir […]

Devamını Okuyun

Kurgu İnsan’ın İnşası

Dünya benim tasarımımdır. Schopenhauer Ben kendimin cinsiyim; normsuz, yasasız ve örneksizim. Stirner   Buraya kadar açık bir niyet mektubu ve otobiyografik öğelerle başlayıp devamında mizahtan el alarak dar alan ve zamanlara hapsolmuş yaşama biçimlerine, kof siyasi faaliyetlerin hangi araçlar ve söylem biçimleriyle yol aldığına, anlamın kaypaklığına, nasıl ve kim tarafından kurulduğuna bağlı olarak gelişen yapısına […]

Devamını Okuyun

Yazının Ekonomi Politiğine İçerden Bir Bakış

Waldo’da yazmıştım, “şairliğim maliyet meselesidir” diye.  Çünkü resim için boya parası lazımdı, müzisyen olmam için dünya kadar paralar lazımdı. Onun için şiiri seçtim, özel bir donanım gerekmiyordu. İsmet Özel   Aç kalmak pahasına vazgeçmeyeceğim etkinlik nedir? Etkinlik diyorum çünkü yazmak düpedüz bir etkinlik ve şenlik halidir. Yirmili yaşlarımda bu soruyu çok sorardım kendime. İstanbul’da flanör […]

Devamını Okuyun

Varoluşta Kayıt Dışı: Gözetim Kapitalizmi Bize Ne Yaptı? – Üzeyir Batuhan Günay

Artık bilgisayarlar birbirleriyle konuştuğuna göre, bu internet ağı, kapitalizmi devirmeyi imkansız hale mi getirecek? Yoksa sonunda Aşil topuğunu ortaya çıkarabilir mi?[1] Surveillance… Gözetim… Fransız Devrimi sonrasında devlet ya da devlet aygıtlarının baskısını anlatan bu kelime artık yoğun bir şekilde hayatımıza dahil oluyor. Surveillance, “Sur- (üstünde, üzerinde) + veiller (göz kulak olmak, bekçilik yapmak, izlemek)” köklerinden […]

Devamını Okuyun

Kadife Beyefendi Erik Satie’nin “Tuhaf” Yaşamı ve Ölümü

Bugün, müzik tarihinin en ilginç ve sıra dışı figürlerinden biri olan Fransız besteci, piyanist ve yazar Alfred Éric Leslie Satie’nin doğum günü (17 Mayıs 1866-1 Temmuz 1925)… Erik Satie, müzik tarihine yalnızca eserleriyle değil, aynı zamanda yaşam tarzı, düşünsel dünyası ve ölümünün ardında bıraktığı sırlarla da kazınmış tuhaf bir figürdür. “Kadife Beyefendi” olarak anılması boşuna […]

Devamını Okuyun

YAZININ JANTİLEŞTİRİLMESİ – DEFTER VE METİS ÇEVRESİ ELEŞTİRİSİ

    Yıllardır Defter dergisi ve ona bağlı olarak Metis Yayınları’nın edebiyatımızda ve düşünce hayatımızda neyi temsil ettiğini, tavrı ve kendini gösterme biçimiyle ne demeye çalıştığını, ne anlama geldiğini düşündüm, bunlar üzerinde dünü anlamaya çalıştım. Ve yıllardır da bu konuda bir yazı yazmak, düşüncelerimi ortaya koyma arzusu duyuyordum. Öyle ya, 80 sonrasında yayın hayatına başlayan […]

Devamını Okuyun

Anlam

Anlamın ne anlamı olabilir? Peki ya anlamsızlığın? Bu metin bir manifesto olsaydı şüphesiz daha güçlü bir giriş ve son gerekirdi. Oysa manifestolar çağı çoktan kapandı ve bütün yapıp etmelerimizi, doğrudanlığın samimiyetini dahi boşa çıkarır bir laf bu. Klasik bir giriş yapacak olsak sözlük anlamından başlayıp devam etmemiz isabetli olurdu fakat anlamı bir duyumsama dahası bir […]

Devamını Okuyun

Dumanlı Tablolarda – Onur Sakarya

Bu sabah kuşları ürküttüm Göğün en ince haline doğru Bir damla gözyaşı götürdüm tuhaf bir uçağa Gece için soyunmuş toprak Geçti, diyen bir annenin ruhu Bir garip görüntü, zirvedeki ekranda Kimsenin bakmadığı bir eteğin açılışı Kuşları ürküttüm Sabahın içinden geçen cigara dumanı Kahve ve onlarca hap Kendinden nefret eden çıplak anatomi Onları ürküttüm Uçuştu etrafımda […]

Devamını Okuyun

Bir Khora, Bir Parrhesia 2 – Ayşe Şirin Çakmakçı

Aynı hafta, önce Parrhesia 2, sonra Khora olmak üzere iki güçlü oyun izledim. Birbirinden farklı güçleri ve farklı bakış açıları olsa da köklerinin aynı olduğunu söylemek istiyorum. İkisi de hakikatle ilgileniyor ve hakikatle beraber şiddetle ilgileniyor. Parrhesia, hakikati konuşmak, sonucunda ne ile karşılaşacak olursan ol, hakikati konuşmakla ilgiliyken bu iki temanın, iki oyunda da birlikte […]

Devamını Okuyun

Benim de var “Kafamda Bir Tuhaflık”: Çağdaş gerçekçiliği yeniden düşünmek… – Mustafa Bayram Mısır

Başlarken: Bir öz eleştiri ve sorun Kafamda Bir Tuhaflık’ı okuduğumdan beri ben de bir tuhafım. O kadar beğendim ki, okuduğumun, ilk gençliğimde okumakta zorlandığım ve üzerine epeyce de eleştirel yazılar yazdığım Orhan Pamuk olduğundan emin olmakta zorlandım. Uzunca bir süre, yaşlandığımı ve kuramsal tutarlığımın esnediğini, Nâzım’ın öğüdünü tutamadığımı, kendi 19 yaşıma sadakat gösteremediğimi düşündüm. Nihayet, zaten diyalektik […]

Devamını Okuyun