Allah’ın Boyası Altının Sarısına Karşı – Derviş Aydın Akkoç

Bu Çağ Dergi > Genel >

Allah’ın Boyası Altının Sarısına Karşı – Derviş Aydın Akkoç

 “Madenlere lanet olsun!”[1]   Bakara suresinin, hatta belki de bütün bir kitabın gerilimi en yüksek ayetlerinden biri: “Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan kimmiş?” Siyaseten yoğun bir itirazın, estetik açıdan bir muhatap arayışının, iddialı bir meydan okuyuşun yankılandığı bir söz bu. Bu müstesna sözü salt bir “güzellik” meselesi olarak yorumlamak mecaz ve hakikat arasındaki ilişkide mecazı baş tacı […]

Devamını Okuyun

Uzaylı Yazılar 36: Mutlu Yamyamlar

Biz hâlâ dangalak Montaigne’i okumanın ne ilahi bir şey olduğunu düşünüyoruz bir yandan da Webb teleskopunu uzaya gönderiyoruz. Sersem tilkileriz.   Bir arkadaşım, Mark Lilla, cehalet ve mutluluk üzerine bir kitap yazıyordu. Bilmezsen, mutlusun diyen görüşe karşı, bilirsen mutsuzsun ama bu yüzden mutlu olabilirsin diyen iki görüşün çarpıştığını konuşurduk. Montaigne tabii, bu konuda şaheserdir. “Yamyamlar” başlıklı […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 27 “Satranç Dersleri I ” İlhami Çiçek

uzun bir nehirdir satranç kıvrak ve uzatarak boynunu nice güneş batışını yerinde görmüş boynunu oysa veba tarihçileri bilmemişlerdir her karenin bir karşıveba girişimi olduğunu   göğe bezgin bakanların bir türlü öğrenemediği bir oyundur satranç   evet ilk aşk gibi bir şeydir ilk açılış artık dönüş yoktur kuşku bağışlanmasa da tedirginlik doğal sayılabilir ancak yürümenin dışında […]

Devamını Okuyun

DİPNOTLAR

I Dil, kendi içinde barındırdığı başka bir gerçeklik yaratır Dil ve dilin açtığı yolla ya da hatta dilin içinde dille birlikte dilin yüzeyine çıkan eser, dil ile gerçeklik yani dilin bizatihi kendisiyle oluşan gerçeklik hatta hakikat, bir şekilde, bir bakıma değil her bakımdan, eserin var olmasıyla aynı anda eşzamanlı olarak var olur. Böyle bakıldığında, dil, […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 25 “O Belde” Ahmet Haşim

Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 25 “Toparlayalım” Necmi Zekâ

hiç yoktan kavga olur – demem derim  kimseyi ilgilendirmez’in hakkını vererek  ileri geri konuşkanlığım – içiniz ısınsın diyedir     * burada kimsenin hazzetmediği o şey durumunu tartışıyoruz    tıfıl filozofların bir lafları var duymanız lazım ciddi manada yanıldıysak – mantıklı bir şekilde yanıldık  abandone – fena tanı değil  toz-yekûn belirtiyiz – ve benzeri   * geçiyoruz […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 24 “Mâra” Âsaf Hâlet Çelebi

    bilmemek bilmekten iyidir düşünmeden yaşayalım                                  mâra günü ve saatleri ne yapacaksın  senelerin bile ehemmiyeti yoktur    seni ne tanıdığım günleri hatırlarım                                               ne seneleri yalnız seni hatırlarım                   ki benim gibi bir insansın   tanımamak tanımaktan iyidir seni bir kere tanıdıktan sonra yaşamak acısını da tanıdım bu acıyı beraber tadalım                                     mâra   başım omzunda iken […]

Devamını Okuyun

Avangart ve Kitsch – CLEMENT GREENBERG

Tek bir medeniyet aynı anda bir T.S. Eliot şiiri ve bir Tin Pan Alley şarkısı veya bir Braque tablosu ve bir Saturday Evening Post kapağı gibi iki farklı şey üretir. Bu dördünün tümü de bir kültüre aittir ve görünürde aynı kültürün parçaları ve aynı toplumun ürünleridir. Fakat burada birbirleriyle olan bağlantıları kopuyor gibi görünmektedir. Eliot’ın ve Eddie […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 22 “ŞAİR HERKES İÇİN SÖYLER TÜRKÜSÜNÜ” VICENTE ALEIXANDRE

I. İşte herkes orda, bakarsın geçişlerine. Nasıl can atarsın, aralarına karışmak tanımak için onları. Yüreğindeki çılgın kasırgadır çıldırtan seni. Acının depreştirdiği kalabalık, içine işlemiş susku, ha deyip karar verirsin. İşte, geçiyorlar. Herkes. Çocuklar ve kadınlar. Durmuş oturmuş erkekler bile.                                     Acı apaçık bakışlarında. Ve bir tek kalabalık, tek bir varlık gibi geçer. Ve sen, daralmış yüreğin, […]

Devamını Okuyun