Tabii ki bu öz Batı rasyonalizminin (akla uygun düşünme tarzının) bakış açısına uygun değil. Bu ancak Doğu’nun (Türkiye dahil) düşünmesinin ve ruh halinin bir ifadesi. Her gün didik didik, parça parça öldürülmektense isyan ederek öleceksem hemen ölürüm. Bu Doğulu bir tavırdır ve ben bundan yanayım.
İsrail-Filistin savaşında da tamamen Hamas’ı destekledim ve Hamas’ı hiçbir zaman bir terör örgütü olarak görmedim. Aksine Batı’nın ileri insanlı değerlerini ve ahlaki gelişmişliği temsil ettiğine dair iddialarının sadece kendi egemenliğini dünyaya kabul ettirme çabasının bir örtüsü olduğuna inandım. Ki öyledir. Ki Hamas’ın terörist ve yağmacı bir örgüt olduğundan dolayı İsrail’e dolasıyla Batı demokrasisine saldırdığı iddiasına hiç inanmadım. Hamas’ın saldırısı halkıyla kedinin fareyle oynadığı gibi oynayan İsrail’e karşı bir haysiyet meselesiydi. İsrail orada herkesi öldürdü. Herkese kıydı. Herkesi katletti. Ama hakikati yok edemedi. Şimdi İsrail kazanmış gibi görünse de aslında ölenler kazandı. Zira özgürlük fikri ve ruhu öldürülemez. İsrail kesinlikle kaybetti.
İsrail’in son hamlesi yani İran’a saldırması Batı’nın ikiyüzlülüğünün ve barbarlığının çok açık bir göstergesidir. Varlığımın tüm hücrelerine kadar lanetliyorum. Batı kendisine ait ama başkalarına reva görmediği değerlerin savunucusu gibi davrandığı sürece sahte varlığının göstergesi olmaktan öteye gidemeyecektir. Düşünsenize bir, dünya tarihindeki bütün kanlı işlerin, sömürgeciliğin, misyonerliğin, faşizmin ve alçaklığın hepsi Batı kaynaklı değil midir? İkiyüzlülüğün ve kendini beğenmişliğin tek adresi Batı’dır.
İsrail-İran savaşında kaybedeceğini bilsem de İran’ı destekliyorum ve Batı’ya canımızı alsanız da hakikati alamayacağınızı söylemek istiyorum.
Batı’yı lanetliyorum.
Şununla paylaş: