Öyle sert yumrukları vardır ki hayatın… Haberim yok!
Tanrının nefretinden fışkırıyor gibi, sanki, onları yemek,
çekilen her acının anaforu
ruhun kuyusuna yığılıyor… Haberim yok!
Azlar, ama gene de varlar… Karanlık oyuklar açıyorlar
en amansız yüzde ve en güçlü sırtta.
Belki de barbar Attila’nın kırbaçları onlar,
yahut kara müjdecileri Ölümün bize gönderdiği.
Onlar ruhun İsalarının ağır darbeleri,
Yazgının aforoz ettiği hayran olunası imanın.
O kanlı yumruklar çıtırtısı sanki
sobanın üstünde kızaran ekmeğin.
Ve insan… Zavallı… ne zavallı! Çeviriyor bakışlarını, sanki
bir omza indirildiğinde bir şaplak toplanmaya çağırıyor bizi;
çılgına dönmüş gözlerini çeviriyor, ve yaşayan her şey
doluyor gözlerine bir günah gölcüğü gibi.
Öyle sert yumrukları vardır ki hayatın… Haberim yok!
Çeviren Osman Çakmakçı
Şununla paylaş: