DİPNOTLAR

Bu Çağ Dergi > Genel

DİPNOTLAR

I Dil, kendi içinde barındırdığı başka bir gerçeklik yaratır Dil ve dilin açtığı yolla ya da hatta dilin içinde dille birlikte dilin yüzeyine çıkan eser, dil ile gerçeklik yani dilin bizatihi kendisiyle oluşan gerçeklik hatta hakikat, bir şekilde, bir bakıma değil her bakımdan, eserin var olmasıyla aynı anda eşzamanlı olarak var olur. Böyle bakıldığında, dil, […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 25 “O Belde” Ahmet Haşim

Denizlerden Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin. Bilsen Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin! Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca […]

Devamını Okuyun

David Ivison: Neden Anarşist Değilim

Anarşist anlayışın sınırları nedir? 1972’den şu ana meseleye canlı bakış. Neden anarşist değilim? Bir polis komiserinin, din adamının, bir politikacının ya da herhangi bir otoriter kişinin sunabileceği nedenlerle değil, anti-otoriter olduğum için. Yazının başlığının sorduğu soruya hızlı cevap şu: Ben özgürlükten yana olduğum için anarşist değilim, yani sadece anti-otoriter, özgürlükçü olduğum için. Belirli bir anarşist grubuna saldırmak […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 25 “Toparlayalım” Necmi Zekâ

hiç yoktan kavga olur – demem derim  kimseyi ilgilendirmez’in hakkını vererek  ileri geri konuşkanlığım – içiniz ısınsın diyedir     * burada kimsenin hazzetmediği o şey durumunu tartışıyoruz    tıfıl filozofların bir lafları var duymanız lazım ciddi manada yanıldıysak – mantıklı bir şekilde yanıldık  abandone – fena tanı değil  toz-yekûn belirtiyiz – ve benzeri   * geçiyoruz […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 24 “Mâra” Âsaf Hâlet Çelebi

    bilmemek bilmekten iyidir düşünmeden yaşayalım                                  mâra günü ve saatleri ne yapacaksın  senelerin bile ehemmiyeti yoktur    seni ne tanıdığım günleri hatırlarım                                               ne seneleri yalnız seni hatırlarım                   ki benim gibi bir insansın   tanımamak tanımaktan iyidir seni bir kere tanıdıktan sonra yaşamak acısını da tanıdım bu acıyı beraber tadalım                                     mâra   başım omzunda iken […]

Devamını Okuyun

Christie’s’in yapay zeka müzayedesine 4 bin sanatçıdan tepki: Robotun yaptığı sanat değil, hırsızlık

Christie’s’in yapay zekayla üretilen eserleri satışa sunacağı müzayede sanat dünyasında büyük tepki topladı. Açık bir mektup yayınlayan 4 binden fazla sanatçı satılacak eserlerin ‘lisanssız, telif hakkıyla korunan çalışmalar üzerinde eğitildiği bilinen yapay zeka modelleri kullanılarak yaratıldığı’nı söyledi. Mektupta Christies’in ‘yapay zeka şirketlerinin insan sanatçıların çalışmalarını toplu olarak çalmasını ödüllendirdiği’ni savunan sanatçılar, müzayedenin iptal edilmesi çağrısında […]

Devamını Okuyun

Avangart ve Kitsch – CLEMENT GREENBERG

Tek bir medeniyet aynı anda bir T.S. Eliot şiiri ve bir Tin Pan Alley şarkısı veya bir Braque tablosu ve bir Saturday Evening Post kapağı gibi iki farklı şey üretir. Bu dördünün tümü de bir kültüre aittir ve görünürde aynı kültürün parçaları ve aynı toplumun ürünleridir. Fakat burada birbirleriyle olan bağlantıları kopuyor gibi görünmektedir. Eliot’ın ve Eddie […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 22 “ŞAİR HERKES İÇİN SÖYLER TÜRKÜSÜNÜ” VICENTE ALEIXANDRE

I. İşte herkes orda, bakarsın geçişlerine. Nasıl can atarsın, aralarına karışmak tanımak için onları. Yüreğindeki çılgın kasırgadır çıldırtan seni. Acının depreştirdiği kalabalık, içine işlemiş susku, ha deyip karar verirsin. İşte, geçiyorlar. Herkes. Çocuklar ve kadınlar. Durmuş oturmuş erkekler bile.                                     Acı apaçık bakışlarında. Ve bir tek kalabalık, tek bir varlık gibi geçer. Ve sen, daralmış yüreğin, […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 21 “Grodek” Georg Trakl

Akşam oldu mu sonbahar ormanları Sarsılır sesiyle kan kusan silahların, Altın ovalarla mavi göller üzerinde güneş Çoğalan kederiyle devrilir gider; Gecedir, örter can çekişen savaşçıları,  Ve keskin çığlığını parçalanmış ağızların. Ne var ki içinde öfkeli bir Tanrı’nın Oturduğu o kıpkızıl bulutlar, Çayırların üzerinde sessizce toplar Akıtılan kanı, ay ayazında; Bütün yollar siyah bir çürümüşlüğe çıkar. […]

Devamını Okuyun