Uzaylı Yazılar 29: Ferforje Nar Ağacı.

Bu Çağ Dergi > Genel > Yazı > Anlatı > Uzaylı Yazılar 29: Ferforje Nar Ağacı.

Uzaylı Yazılar 29: Ferforje Nar Ağacı. - LEVENT Yılmaz

Birilerine evlilik hediyesi. Yüzük değil, cumhuriyet altını değil, dolar değil. Nar ağacı. Ferforje.

29.05.2022

Yıllar önce, Aosta turu yaptığımızda, Claudia beni Issogne kalesine götürmüştü, ve benim de aklım uçmuştu. Sonra yıllar sonra, tekrar, kızım Duman’ı ben götürdüm, aklım yine uçtu. Bu kadar istisnai bir yer görmedim, gördüysem de çok azdır. Anlatayım.

Issogne kalesinden söz eden ilk belge, Issogne’de Aosta piskoposuna ait bir kalenin varlığını doğrulayan, Papa III. Eugenius’un 1151 tarihli bir genelgesi. Bu kale, Villette di Cogne kalesine veya Colin di Villeneuve’e benzer olmalıdır. Bununla birlikte, büyük olasılıkla, mevcut kalenin mahzenlerinde bulunan bazı çevre duvarlarının kanıtladığı gibi, yerleşim yeri MÖ 1. yüzyıldan beri Roma’daki Aosta villasına benzer bir villaya ev sahipliği yapıyormuş.

Bununla birlikte, 14. yüzyılda bölge piskoposunun gücüne, Verrès lordları olan De Verrecio ailesi direnir; ve gerginlikler 1333 civarında Aymon de Verrès’in piskoposun kalesine düzenlediği, ateşe verilen ve ciddi şekilde hasar gören bir saldırıyla doruğa ulaşır. Issogne, Aosta piskoposunun o zamanki Verrès Ibleto di Challant’ı egemen bey ilan ettiği 1379 yılına kadar bir piskoposluk olarak kalır. (Challant soyadlı bir arkadaşım da vardı, kim bilir bu aileden miydi?)

Böylece Ibleto, piskoposun kalesini bir duvarla çevrili bir dizi kule ve binadan oluşan gotik tarzda karmaşık ve zarif bir konut haline getirmek üzere yenilemeye başlar.

Ibleto’nun 1409’da ölümü üzerine, kan davaları ve diğer sorunlarla, Issogne kalesi, 1424’te Savoy’dan ilk Challant kontu unvanını alan oğlu Francesco di Challant’a geçer. Ancak Francesco’nun oğulları yoktur ve 1442’de ölümü üzerine kızı Caterina ile kuzeni Giacomo di Challant-Aymavilles arasında bir veraset mücadelesi çıkar, ay ne acayip değil mi!

1456’da yıllarca süren mücadelelerden sonra Caterina, mallarını Giacomo’ya vermek zorunda kalır, Giacomo böylece Challant’ın ikinci kontu ve Issogne’nin yeni efendisi olur. İhtişamlı yıllar o zaman başlar!

 

1480 civarında, Challant-Aymavilles’in oğlu Challant Louis, kale üzerinde yeni çalışmalara başlar, ancak restorasyonların çoğu, Louis’in kuzeni olan Giorgio sayesinde gerçekleşir. Marguerite de La Chambre ile evliliğinden iki genç oğul, Filiberto ve Carlo doğar. Giorgio’nun yönetimi altında, mevcut binalar arasında yeni bağlantı gövdeleri inşa edilir, böylece geniş bir avluyu çevreleyen at nalı şeklinde tek bir saraya hayat verilir. Avluyu çevreleyen revak, şapel, bahçe ve sembolik değeri yüksek olan ünlü ferforje nar çeşmesinin süslemeleri de bu döneme aittir.

Görkemli olduğu yıllarda, kalenin ünlü misafirleri de olur, örneğin Lüksemburg imparatoru Sigismund 1414’te veya 1494’te Fransa Kralı VIII. Charles.

Giorgio di Challant’ın 1509’da ölümü üzerine, çalışmalar sona erer ve Issogne’nin yeni efendisi, kaleyi kendisi, karısı Louise d’Aarberg ve oğlu Renato için bir konut olarak kullanan Filiberto di Challant olur. Renato di Challant’ın (René de Challant) egemenliği altında, kale acayip azametli ihtişamına ve zengin ve zarif bir yönetim kademesi işlevine ulaşır. Zaten böyle aileler ve şatolarda ve bu tür hayatlarda hep böyle olur, olmaz mı?

Kalenin (ya da şato!) avlusunun ortasında, içinden fışkıran suların aktığı, tamamı ferforje bir nar ağacının durduğu sekizgen şekilli taş bir havuz olan ünlü nar çeşmesi vardır. Tuhaf bir şekilde, ağaç narın meyvelerini sunarken, yapraklar, belki de sanatçının arzu ettiği sembolik nedenlerle başka bir bitkinin, meşenindir. Çeşme muhtemelen Giorgio di Challant tarafından 1502’de Louise d’Aarberg ile Filiberto di Challant’ın düğünü için bir hediye olarak yaptırılmıştır ve daha önce de belirtildiği gibi, temsil edilen ailenin bereketini ve birliğini birleştirmek isteyen güçlü bir sembolik değere sahiptir. Nar dallarıyla meşe yaprakları arasına, her zaman dövme demirden yapılmış ve görülmesi çok zor olan bazı küçük ejderhalar da yerleştirilmiştir.

Avlunun doğu tarafında, kaleye ana girişin açıldığı ve artık yapıya girilen yuvarlak kemerli ve çapraz tonozlu tavanlı bir revak yer almaktadır. Çapraz tonozların alınlıklarındaki freskolar, 15. yüzyıl sanatının çok istisnai örneklerindendir.

Portiko’nun alınlıkları, zanaatkârların dükkânlarını gerçekçilik ve mizah ile betimleyen freskolarla ve dönemin günlük yaşamından sahnelerle süslenmiştir ve 15. ve 16. yüzyıllar arasındaki döneme dair önemli bir ikonografik tanıklığı temsil ederler. Ben ilk gördüğümde, Dürer buradan geçmiş de bunları mı yapmış diye derin bir şüpheye düşmüştüm!

Bazı fahişelerle birlikte bir masada oturan bazı askerleri kâğıt oynarken gösteren fresko; bir kedi, et çalmaya çalışırken fırıncı ekmeği pişirir ve kasap şişi çevirir. Terzi dükkânında kumaş parçaları ölçülüp kesilir, eczanenin arkasındaki raflarda ise çok sayıda ilaç kavanozu ve diğer ilaçlar tasvir edilir. Pazar sahnesi, çok sayıda müşteri ve dönem kıyafetleri içinde tıkış tıkış bir meyve ve sebze tezgahına yer verir. Son olarak, kasap dükkânında, geleneksel Aosta peynirlerinin en eskisi olarak kabul edilen, tipik fontina’ya benzer bazı peynir türleri tasvir edilmiştir. Bu freskolar, estetik bir işlevin yanı sıra, muhtemelen bir kutlama anlamı da taşıyordu, kale efendisinin becerileri sayesinde elde edilen bolluğu ve huzuru göstermek istiyordu. Tüm bu eserler, “Magister Collinus”a yani freskolardaki bir graffiti sayesinde Maestro (Üstat) Collino olarak bilinen bir sanatçıya atfedilir.

Şimdi, Allah’ın unuttuğu bir vadide, bir şato-kalede, oranın avlusunda, açıkhavada, dünyanın en güzel freskoları durup duruyor. Bu freskoların fotoğraflarını dostum Quentin Skinner’e göndermiştim, “Aaa yoğun bir restorasyon yemişler” dediydi; tongaya basmıştı! Çünkü freskoların üstünde, hepsinde, 15-16. yüzyıldan kalma (tarih atılmış!) graffitiler var! Restorasyon onların hepsini yerdi! Çok acayip yani olan biten…

Açıkhavada fresko: Bir örneğini de, bir başka arkadaşım, Patrick Boucheron demişti, Venedik’te görebilirmişiz, ben görmedim, ama yapan, müthiş biri, Fırtına’nın ressamı Giorgione imiş. Görünce anlatırım size! Issogne’de, avluda, esas, bir de hiçbir insanın aklına gelmeyecek bir nar ağacı, yaprakları meşe yaprağı olan ferforje bir nar ağacı var. Birilerine evlilik hediyesi. Yüzük değil, cumhuriyet altını değil, dolar değil. Nar ağacı. Ferforje.

Dünya tuhaf bir yer.
Fotoğraflar: Levent Yılmaz

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paylaş
Bağlantıyı kopyala