Bu Çağ Şairleri – 15 “Sergey Yesenin’e” VLADİMİR MAYAKOVSKİ

Bu Çağ Dergi > Genel >

Bu Çağ Şairleri – 15 “Sergey Yesenin’e” VLADİMİR MAYAKOVSKİ

Sen gittin,           diyorlar                  yukarılarda bir dünyaya. Sonsuzlaşma-              Uçuyorsun,                         parıldayan yıldızlara çarparak. Ne borç var artık bize,                 içki ne de   Ayılma. Hayır, Yesenin,                 oh                     çekmek değil benim istediğim. Görüyorum ben                 kesik bileklerinle sendeleyişini Ve alayla değil                 acıyla                     düğümleniyor yüreğim. Görüyorum             bir kemik çuvalı gibi                         yere atışını gövdeni. -Dur! diyorum.             Bırak !                     Delirdin mi sen? Sürer […]

Devamını Okuyun

BU ÇAĞDA BU ÇAĞA DİKLENMEK İÇİN NASIL BİR ŞİİR YAZMALI?

Hemen öncelikle bu metnin bir rehber olma iddiasında bulunmadığını, sadece yazarının dünyadaki ve ülkemizdeki siyasal, kültürel ve ekonomik gelişmelerle ilişkilendirerek, sadece şiirin kendi içsel sorunlarıyla uğraşmakla yetinerek ulaşmadığı, aksine şiirin bireysel ve toplumsal diklenmenin başlıca yollarından biri olduğunu düşünerek ulaştığı kendi poetik anlayışının bir tür serimlenmesi olduğunu belirtmeliyim. Bu yazının olsa olsa şöyle bir iddiası […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 14 “Seccadeye basmak- fiil.” AHMET GÜNTAN

Ben daha doğar doğmaz basmışım seccadeye— Seccadeye basmak- fiil, dinî saygı uyandıran şeye tersleniş. Bendeki bu yelteniş iradeye dayanmıyor. Daha da önceye giderek diyor ki bellek: Seni oluşturan  küçürek yumurta ile beraber doğduğuna göre annen, ilk durak anneannen, onun karnında olmuş bu işler.  İşte bakın, bilim böyle işler: Demek ki ilk anneannemin karnında basmışım ben […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 13 “Destina” LÂLE MÜLDÜR

Dün gece sen uyurken İsmini fısıldadım Ve hayvanların korkunç Öykülerini anlattım Dün gece sen uyurken Çiçeklere su verdim Ve insanların korkunç Öykülerini anlattım onlara Dün gece sen uyurken Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana İşte bu yüzden sırf bu yüzden Yeni bir isim verdim sana DESTİNA Sen öyle umarsız uyusan da bir köşede İşte bu […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 12 “Kaybetme Sanatı” ELIZABETH BISHOP

Öğrenilmesi güç bir şey değildir kaybetme sanatı görünürde o kadar çok şey niyetlidir ki kaybedilmeye hiç de bir felaket sayılmaz onların kaybolmaları. Her gün bir şey kaybedin. Kabul edin anahtarları kaybetmenin telaşını, boşuna harcanan saati. Öğrenilmesi güç bir şey değildir kaybetme sanatı. Daha çok, daha çabuk kaybetmeye alıştırın kendinizi, yerleri, isimleri, tasarladığınız yolculuk planlarını, nasılsa […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 11 “Bayan Lazarus” SYLVIA PLATH

İşte yine yaptım Her on yılda bir Böyle bir tane beceririm Bir tür ayaklı mucize, tenim Bir Nazi lamba siperliği kadar parlak, Sağ ayağım Tüy kadar hafif Yüzüm ifadesiz, incecik Yahudi kumaşından. Çözün kundağı Ah, sevgili düşmanım. Korkutuyor muyum? – Burnu, göz bebekleri, 32 dişi yerli yerinde mi? Acı nefesi Ertesi gün yok olacak. Yakında, […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 10 “ANNE” Attila JÒZSEF

Bütün bir hafta, aralıksız Annemin görüntüsü geçti gözlerimden Kolunda ağır çamaşır sepeti Çatı katına tırmanırken Ve ben yaramaz, delişmen çocuk Bağırır, tepinirdim yerimde Bıraksın da koca sepeti Çatıya beni taşısın diye O, söylenmeden, bana bakmadan Çıkar, sererdi çamaşırları Göz kamaştıran aklıkta çamaşırlar Sallanır, döner, hışırdarlardı. Ağlamak için çok geç şimdi; Annemi uçuşan kır saçlarıyla Görüyorum […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 9 “Jestlerin Ölümü” Seyhan Erözçelik

Kurumuş güller duruyor masada. Kimin aldığını hatırlıyorum da. ne için aldığını bilemiyorum. Bir zamanlar – bir zamanlar dediysem, çok eski de değil: Birkaç ay önce – gül alırdık. Biz. Hepimiz. Her şey için, yerli yersiz gül alırdık bir zamanlar. Biz. Hepimiz. Gülleri de eskittik. Zaten artık almıyoruz. Gül zamanları geçti. Rüzgâr esti. Sert esti. Jestler […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 8 “EL DESDICHADO” Gerard de Nerval

Ben Zifiri Karanlık,- ben ki Dul, – Çaresizim, Şatosuna el konmuş, ben, Aquitaine prensi Tek yıldızım da öldü. Şimdi yaldızlı sazım Taşıyor Melankoli’nin Kara güneşini. Mezarındaki güzel, sana geçiyor nazım Ver bana Pausilippe’i, İtalyan denizini Nerde Gülle Asmanın kucaklaştığı üzüm Ver bana yüreğimin hoşlandığı çiçeği Amour muyum, Phoebus mü?.. Lusignan ya da Biron mu? Öpmüştü […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 7 “BROOKLYN KÖPRÜSÜ’NE: ÖN-ŞİİR” Hart CRANE

Kaç tan ağarması, üşümüş dalgacıklı tüneğinden Martının kanatları değecek ve döndürecek onu, Ak gürültü halkalarına dökerek, kurarak çok yukarda Özgürlüğü zincirli körfez suları üstünde – Sonra, kesiksiz bir kıvrılışla, yüzüstü bırakıp gözlerimizi Dosyalanıp kaldırılacak dolu yaprakları açan Yelkenler gibi birden görünüverecek: -Asansörler bizi yaşadığımız günlerden indirinceye dek… Sinemaları düşünüyorum, panoramik göstericileri Kalabalık çökmüş üstüne çakıp […]

Devamını Okuyun