Bu Çağ Şairleri – 3 “Paul Celan” SAMİ BAYDAR

Bu Çağ Dergi > Genel >

Bu Çağ Şairleri – 3 “Paul Celan” SAMİ BAYDAR

Biz iki dostuz. Acı verdiklerinde doktorlar.   Annemle bana sana anneciğine Paul Celan.   Gözlerimi  sessizce kapatıyorum. İçimizdeki karanlık ve ay aramızda bulunsun. Bunlara ek olarak Tanrı’nın verdiği farklı huylarımız.   Benim hayvanlarım da evcildi ben bu ormana girmeden yıllar önce.   Çarpıp tanıştığım F.’ydi. bir gün.   Rahat bıraksın anneciğim beni.    

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 2 “Ölüm Fügü” PAUL CELAN

Akşam vakitlerinde içmekteyiz sabahın kapkara sütünü ve öğlenlerde sabahlarda bir de geceleri hiç durmaksızın içmekteyiz, içmekteyiz bir mezar kazıyoruz havada, rahat yatılıyor Bir adam oturuyor evde yılanlarla oynayıp yazı yazan  hava karardığında Almanya’ya senin altın saçlarını yazıyor                                                                       Margarete  bunu yazıp evin önüne çıkıyor ve yıldızlar parlıyor                                       köpeklerini çağırıyor ıslıkla sonra Yahudilerini çağırıyor ıslıkla toprakta bir […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 1 “Yurda Dönüş” HÖLDERLİN

Akrabalara   1  Alplerin orda parlak gecedir hâlâ ve bulut, Sevinci şiirleyerek, bürür o dipsiz vadiyi. Oraya buraya saldırıp kükrer şakacı dağ yeli, Sarp köknarların arasında çakıp söner bir ışın. Sevinçten titreyen kargaşa yavaşça hızlanarak savaşır, Genç görünüşlü, ama güçlü, kutlar seven çabayı Kayalıklar arasında, kabarıp sendeler ölümsüz                                                               sınırları içte,   Çünkü orda daha cümbüşlü […]

Devamını Okuyun

Ruh Uçuşması 2

  32- Kendine ve şiire saygısı olan, edebi bir terbiyeye sahip bir şairin kim hakkında yazdığı kadar kim hakkında yazmadığı da ona sorumluluk yükler. Gerçek şiir yoluna çıkmış olan kişi, önüne gelen hakkında sorumsuzca yazamaz, yazdığı kişiler hakkındaki yazıların da sorumluluğunu üzerine almaktan kaçınamaz: aksi, en hafif tabiriyle, ahlaksızlık olur. 33- Dünyayı sadece şu üç […]

Devamını Okuyun

KAPTANI SAÇMANIN

  Varlığın bir kitap gibi kâtibi yazarı yok, bölümlerden ibaret yazılmamış kimselerce hiçbir zaman. Zannedersin ki iki kere iki eder bir cennetkuşu, ve verirsin adını On üçüncü Louis’nin bugün sardunyaya, yarın omzundaki koyuna. Kimi zaman bir ciddiyet oturur üzerine adalardaki bir savaş gibi: “Ooo kaptanı saçmanın, olmak için bir insan etmek gerekir insanlığı yerle bir…” […]

Devamını Okuyun

YERÇEKİMİ ÇALIŞMIYOR

bazıları deneysellik için gelir bu dünyaya ya da evrene ya da toprağa ya da kayaya. asla yerleşmez bir alana ama tutar kabilenin yasını atlar başka bir buluta Yerçekimi her zaman çalışmaz   katı bir zemin var olmaz yine de bir sonraki bulut yeni kaybolmuş olmalı ne bir ses ne bir ipucu ne de bir guru […]

Devamını Okuyun

KARA SÜTÜ ANNEMİN – 2

İki kara güneş iki göz Nereye gitsem çöküyorlar Uzağa oraya çağırıyorlar Nefesim kesilse boğulsam Bir adım atsam yeni önüm sıra bir kez daha İnansam inanılacak şeylere Bir koku yayılıyor boğuyor beni sesler Her zaman işte her zaman çöküyorlar   Teyzem hiç taze yumurta pişirmedi bana   Yabanıl yerlere balta girmemiş Rüzgârın şiddetine çiçeklerin tutsaklığına Ağaçların […]

Devamını Okuyun

Kumrular için

  İnternete girdim ve ben bir bilgisayar değilim yazdım. İnternetle arama mesafe koydum. Polenlerin uçuştuğu zamanlardı. Kendimi insan olduğuma inandırmaya çalışıyordum. Gölgemi kendime arkadaş seçtim Bulutları uzaktan gözledim. Bahar gelmişti. Birkaç erik kopardım, bildiğim tüm kuşların gagaları vardı. Üzgün olduğumu hatırlıyorum. Durgun bir mevsim gibiydim, hüznümü saklayamadım. Ne ıslık çaldım ne de şarkı mırıldandım. Günler […]

Devamını Okuyun