1.
Kadın ve Erkek
Kadın ve erkek, iyi
geliştirilmiş hikâyelerdi, çok
emek harcandı biliyorum, çok da
bedel ödendi, ödenmesine
ama bitti
inanılmayan her hikâye, gibi
tam adı konmadan, artık
geride kalarak, ardımızda.
Yaşam için gerekli, fakat
süslenmezse tat vermeyen
bir başka kurgu daha, âdeta
aşçı, modacı, dövmeci, sanatlarıyla
sayarken yücelticileri, ağda
duraksadığım gibi
durdu, kadın ve erkek, görerek
insan bu kadar fazlayken, tarihte
yaşamın artık gereksizliğini.
Biterken gün, bir fıkraya
döndüğünü söyleyenler de oldu, hikâyenin
bir kadın bir erkek bir de anlatıcı
bir cümleye girmişler, ancak
cümleyi biri, dışarıdan kapatmış.
Not: Kadın ve Erkek şiirinde bir kadın ile bir erkek arasında geçen bir imkânsız aşk şiiri yazacaktım aslında (yeni bir aşk romanı/aanlatısı yazma fikrim/önçalışmam vardı, oradan düşen bir şey gibi), günümüzde büyük aşk gibi bir şey olacaktı. Ama kadın ve erkek kavramlarına varmamızı sağlayan ve uzun yıllar büyük çabalarla geliştirilmiş anlatıların tu kaka olduğu bir dönemde olduğumuz gözüme battı ve bu durumla, bu konseptlerin imkânsız aşkıyla ilgili bir şiire vardım. İnsanın gereksizliğinin de kökeni gibiydi bu konseptlerin aşkının imkânsızlığı: Çünkü yeni bir insana varmanın temel yolu olan çiftleşmenin yüceltilmesine dayanıyor gibiydi kadın ile erkek arasındaki aşk fikri. Şimdi, böylesi bir çiftleşmenin olası sonucu tam da istenmeyen şey (gereksiz, dahası gezegeni yok etmeye talip yeni bir insan) iken dünyamızda, anlatıya yatırım yapacak hâli yoktu tabii kimsenin. Ve terkedilmeye yüz tutan anlatılar, yüceltecek bir şeyin yokluğunda, kendi yüceltme jestleri, tutkuları ve geçmişleriyle kendi imkânsız aşklarına vardılar. Biraz da onları hapsedişimizle.