8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Bir Modernistin Modernisti: Katherine Mansfield’ın Dehası ve Etkisi Üzerine – Kirsty Gunn

Bu Çağ Dergi > Articles by: Bu Çağ Dergi

8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Bir Modernistin Modernisti: Katherine Mansfield’ın Dehası ve Etkisi Üzerine – Kirsty Gunn

“Mansfield’ın eserleri hakkında düşünmek, edebiyatın asla sadece bir hikaye olmadığını yeniden anlamamı sağlıyor.” Katherine Mansfield Anıt Bahçesi, Yeni Zelanda’nın Wellington kentindeki Thorndon banliyösünün ortasında yer alan huzurlu, dikdörtgen şekilli bir parktır. Adını, eserleri Fransa ve Avrupa’da geniş çapta okunan, ancak İngiliz ve Amerikalı okuyucuların ve eleştirmenlerin dikkatini çekmekte zaman alan, şehrin en ünlü kızı kısa […]

Devamını Okuyun

Mehmet Girgin – Boğa

Boğalarla karşılaşıyorum Burnundan soluyorlar Yol veriyorum Yaz güneşi kadar kızgınlar Cam kenarlarında buğular oluşuyor Çocuk kalp yapıyor buğudan Kalp aşağıya sarkıyor Kalbi saklamak zor Boğalarla gösteri yapıyoruz Kırmızıyı gösterip kaçıyoruz Kırlarda kırlangıç olmak istiyoruz Alıngan bir sürü boğa Kenti geçiyor boydan boya Kenti boyuyoruz Kiremit rengine Kış günü boğaya denk oluyoruz Destek oluyoruz Boynuzlarımızla  

Devamını Okuyun

Prince Ringard: İsyanda yaş sınırı yok

78 yaşında bir anarşist ozan, dinleyicileri genç yaşlı herkes. Yılda yüz adet ücretsiz konser veriyor. Öfkeli ve neşeli. 17 yaşındayken çalışmak istemiyordum, bu yüzden dilendim, şarkı söyledim ve bir arkadaşım bana gitarla eşlik etti. Bir adam bize kabaresinde bir konser teklif etti, biz de kabul ettik ve en beklenmedik yerlerde, genellikle az sayıdaki dinleyicinin önünde […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 30 “Beni Ancak Daha Açık Bir Deniz Kurtarır” İrfan Yıldız

beni ancak daha açık bir deniz kurtarır ilkyaz boğuntularından, son yaz kederlerinden ince, mavi, açık bir deniz alır gider beni derdi gamdan sen gelsen ne yazar gelse on yedi yaşım değme izmaritler yalnız kalır yanımda bu hayta denizin ruhu minik, incecik bir serçe sanki konar akşamın yollarına ne konuk olayım kimseye ne yaren kimse bana […]

Devamını Okuyun

Günlük Ritüeller 2 “James Joyce”

“Taşkınlık ve alkolizme meyilli olan meziyetsiz bir adam” olarak tanımlıyordu İrlandalı yazar kendini. En azından günlük alışkanlıklarında kendini kontrol etmeye ya da düzenliliğe pek eğilimli değildi. Sabahları geç kalkar, öğleden sonraları yazar (“Zihnin en açık olduğu zaman,” derdi) ya da mesleki yükümlülüklerini yerine getirir, faturaları ödemek için de İngilizce ya da piyano dersi verirdi. Akşamları […]

Devamını Okuyun

Günlük Ritüeller 1 “Kafka”

Kafka 1908’de Prag’daki İşçi Kazaları Sigorta Enstitüsü’nde işe girdi, burada düzenli çalışma saatleri işliyordu, Kafka da ya sabah sekizden öğlen ikiye kadar ya da dokuzdan üçe kadar çalışma imkanına sahipti. Önceden farklı bir sigorta firmasında çalışıyordu, yüklü ve uzun mesailerden çok yorulmuştu, haliyle bu iş daha iyiydi ama Kafka hâlâ huzursuz hissediyordu. Ailesiyle birlikte küçücük […]

Devamını Okuyun

Yolculuk – Özgür Soydan

Kaç şehir değiştirmeli, kaç düşünce ve insan yanı başımda, ulaşımsız bir yere kurulu anlam her sıkış tıkış yolculukta o saçma duygu. Arkamda iki kişi şehre ilk karı yağdırdılar, ilk kar hep yalanla iner buralara düşündüm, imge yüklü sığ mısradan daha sıkıcı ne var? – Uzatır mısınız? – Anlamadım. – Uzatır mısınız? Boşlukta kendime yer buldum […]

Devamını Okuyun

Allah’ın Boyası Altının Sarısına Karşı – Derviş Aydın Akkoç

 “Madenlere lanet olsun!”[1]   Bakara suresinin, hatta belki de bütün bir kitabın gerilimi en yüksek ayetlerinden biri: “Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan kimmiş?” Siyaseten yoğun bir itirazın, estetik açıdan bir muhatap arayışının, iddialı bir meydan okuyuşun yankılandığı bir söz bu. Bu müstesna sözü salt bir “güzellik” meselesi olarak yorumlamak mecaz ve hakikat arasındaki ilişkide mecazı baş tacı […]

Devamını Okuyun

Bu Çağ Şairleri – 29 “Son Karşılaşmanın Şarkısı” Anna Ahmatova

Buzdan bir el kalbimi sıkıştırıyordu sanki Ama bir düşte yürüyor gibiydim; Sağ elimin eldivenini Çıkarıp sol elime giydim Bitmez tükenmez gibi geldiler bana Oysa topu topu üç taneydi basamaklar “Benimle öl..” diye fısıldadı Akçaağaçların arasından sonbahar “Aldatıldım ben.. Üzgünüm.. Uçarı, kötü yazgım aldattı beni…” Dedim ki “Ben de, ben de öyleyim.. Ölürüm… Ölürüm seninle sevgili..” […]

Devamını Okuyun

Benzin İstasyonu – Walter Benjamin

Bugün hayatın kurgusu fikirlerden çok olguların hükmü altında; öyle olgular ki, neredeyse hiçbir zaman bir fikre dayanak olamamışlar. Bu koşullarda gerçek edebi faaliyet, edebi bir çerçeve içinde yer almayı hedefleyemez – böylesi bir çerçeve olsa olsa edebiyatın kısırlığının sıradan bir ifadesi olabilir. Anlamlı bir edebi faaliyet ancak eylemle yazının zorunlu olarak birbirini izlediği bir düzen […]

Devamını Okuyun