Burası bir horoz dövüştürme yeri. Ortada boks ringi gibi bir yer var. Ama
ring değil o bir kafes. Kafese iki kişi dövüşmek için girecek. Kafalarında
horoz maskları var. Seyirci/bahisçiler bir koro düzeniyle ordalar.
iki horozu tutanlar ringin karşılıklı cephesindeler ve bir tarafta kadınlar, diğer tarafta erkekler var.
Oyun, Amerikan boks karşılaşmalarındaki gibi round gösteren bir kadının
ortada dolaşmasıyla başlar. Kadın, yüzücü mayosu giymiştir. Elindeki tabelada Round 1 yazar.
Kadınların ve erkeklerin olduğu bölümde elden ele paralar ve bahisler dolaşır.
Elektronik tabela, iki horoza oynanan bahsin / paranın miktarını ayrı ayrı gösterir.
Elektronik dış ses:
Erkekler ve kadınlar! Birazdan bir erkek ve bir kadın horoz burada kozlarını paylaşacak. Kadın horoz nasıl oluyor sorusu, geçersiz. Geçmişte kaldı bu soru.
İbik herkeste olabilir. İbik, sadece güçle ilgili artık. Çükle değil.
(Kadın koro: Me too.)
(Erkek koro: Yuuuh)
(Sahneye iki taraftan horoz masklarıyla iki kişi girer. Üstlerinde tüylü bir kostüm vardır. Cinsiyetlerini sadece onları destekleyen koroların tarafından girmeleri nedeniyle ve tüylerin renkleriyle anlarız.)
İki horoz da kafese girince birbirlerine uzak mesafede ringde gibi dururlar. Ortaya bir hakem girer. Hakem cüppeli bir hakim gibidir.
Gong, ringin dışında sahnede bir Mısır filmi yapılıyormuş gibi ortada,
yarı çıplak, kaslı bir erkek tarafından çalınır.
İki rakip birbirine yanaşır. Önce birbirlerini koklarlar.
Gagalarıyla birbirlerine dokunurlar.
Erkek koro: Hadiiii
Kadın Koro: Bekleee
Erkek ilk hamleyi elini Hamlet gibi uzatarak yapar.
Erkek horoz: Fethetmiştim seni.
Kadın horoz: Olmamış demek ki.
Erkek horoz: Yenecek misin?
Kadın horoz: Yenilecek misin yoksa? İnsanlar sever yenilmeyi.
Horoz kanat gibi.
Erkek horoz: Kolla kendini.
Kadın horoz: Malum şiddet yani. Ama senin kadar güçlüyüm HARRY.
Erkek Horoz: İlk taşı en günahsız olan atsın, desem ŞERİ.
Kadın horoz: Şurda bile dövüşemeyeceğiz. Hep boş laflar.
Erkek horoz: Boş laf değil o, İsa söylemiş.
Kadın horoz: Ne zaman dönecekmiş o, bekle bekle nereye kadar.
(İki yandaki koro, kafesi tokatlar, hadi dövüşün, çene yok bla bla)
Erkek, kadına pençe atmaya çalışır ama kadın çeşitli taklalarla atlatır.
Aralarındaki dövüş daha ziyade söz atışmasıdır. Zaten dövüş yoktur.
Dövüş laflar ve koroda da onlara verilen tepkilerdir. Vauuvvv, gibi,
Erkek horoz: Kaçıyorsun hep. İhmal ettin beni. Sen tavuktun, horoz olmaya kalktın.
Kadın horoz: Kaçmıyorum. Ama seni dinlemek de istemiyorum artık. Ne olacaksa olsun artık.
Erkek horoz: Beni ihmal ettin. Ben de horoz olmayı seçtim. Çocuk oldu, istediğini aldın. Pabucum dama gitti.
Kadın horoz: Yumurtalar bitiyordu, mecburdum.
Erkek horoz: Denek miydim ben? Tüpçü mü?
Kadın horoz: Sanırım yakında hiç ihtiyaç olmayacak size.
Erkek horoz: Bize derken? Gereksiz miyiz.
Kadın horoz: Haz kalmadı. Aşk da yalan talan. Size gerek de yok artık. Erkek milletine yani, bu gece elveda.
Kadın koro: Erkekler bitti. Çünkü onlar bir bit’ti.
Erkek koro: Bu ka-dı-na tes-lim ol-ma. Güldür onu.
Güldür güldür onu güldür. Çünkü kadınlar bir güldür.
(Erkek ve kadın kafeste iki horozun birbirine yaklaşması gibi
hep gagaları yukarı doğru tutarak, yaklaşımlar yaparlar. Ama kadın oyuncu, aralarda
dans taklaları atar. Bu arada iki koroda da paralar ve bahisler toplanır.
Bir türlü birbirini kollama ve el kol hareketleri yapma dışında dövüş olmaz.)
Erkek horoz: Üstündekileri parçalamak istiyorum ama sevişmek için değil.
Kadın horoz: İktidarı kaybeden her erkek öyle söyler.
Erkek horoz: Acaba aşk iktidarı kaybedince mi gider?
Kadın horoz: Bence birbirimizi kaybedince gitti o.
Erkek horoz: Beni keşke eskisi gibi sevseydin.
Kadın horoz: Sen artık o değilsin. Sevdiğim adam yani.
Erkek horoz: Ne kadar çabuk terk ediyorsunuz.
Kadın horoz: Bu konuda size göre daha mantıklı olduğumuz kesin.
Bitiyorsa bir şey kesip atarız cerrahlar gibi. Arkamıza da dönüp bakmayız.
Erkek horoz: Bugün niye çıktın benimle buraya?
Kadın horoz: Hatırlar mısın? Eş terapisi almıştık beraber.
Terapist dedi ki sana, omzunuzda çok yük var. Atın.
Sen de ilk önce beni attın.
Erkek horoz: Ben onu şöyle sanmıştım. Sirkeci’den yukarıya doğru
Omzunda giysiler, paltolar taşıyan adamlar yürür. Bırak onları gibi.
Kadın horoz: Beni aldattın sen.
Erkek horoz: Ohaa. Konu nasıl buraya atladı?
Kadın horoz: Konu atlamadı, ben sana atlıyorum şimdi gözünü oyacağım.
Erkek horoz: Sana şiir yazmıştım. Hatta ötesinde diziler falan da yazdım sen oynarsın diye.
Kadın horoz: Bak, aldatma dedim. Konuyu saptırma. Seni dişlerine kadar sökeceğim.
Erkek horoz: Yavaş. Şu ilişki bahisçilerine ne diyorsun? Çoğu tanıdık ve senden yana.
Kadın horoz: Kimileri sülük gibi. Yüzsüzler. Sanki hiç sen olmamışsın gibi hayatımda, devam ediyorlar görüşmeye.
Erkek horoz: Bu beni acıtıyor. Onları acıtmaz tabii. Faydacılar.
Kadın horoz: Bunu sen seçtin ve istedin.
Erkek horoz. Çok ağladım, kaç gece, yanımda değildin. Salonda uyudum öylecene. Batmış gibiydim hem işte hem sende.
(Bu diyaloglarda koro çeşitli refleks seslerle durumu netleştirir. Kafesteki diyalog aslında bir tür dans hareketleriyle dövüşü canlandırır.)
Kadın horoz: Oğlumuzla ilgilen. Sana ihtiyacı var. Beraber bir şey izleyin.
En son ne zaman tiyatroya gittin?
Erkek horoz: Beraber gitmiştik. Onu mu sordun? IO’ydu?
Kadın horoz: IO, evet. Ne güzel bir geceydi o. Öpüşsek mi?
Erkek horoz: Olur.
Sanırım bu öpüşme bahislere bile girmemiştir.
(Kafesin iki tarafından çığlıklar, alkışlar. Beraber kafesi yıkarlar. Sahne değişir. Sadece bir ay ışığı vardır.)
Erkek horoz: Bugün dolunaymış sevgilim.
Kadın horoz:
Seni seviyorum.
Erkek horoz: Ya aynen, aynen!
(OYUN SONUNDA HERKES TANGO YAPAR.)