Altı pilli yitik bebek
Yandıkça döner şehvetli dna’ sına
Çocuk boy attıkça yükselir
Çitlembik barlarına çarpan duvar .
Bahçesinde gülün , bulunduk
Ve geçerken aksanından bülbülün milyonlarca
Vurulduk
Zihnin kara ormanında ,
Yüz metre ilerde düştük .robot .
Hizası saçma , açısı yalan yanlış
Apoletler – çalıntı
Gözler kanlı elmas
Kan ve kemik
Ciklet ve çelik .. robot mu ne ?!
Biz düşmeyelim deye
Son sözün haritasından
Nişanlar daha bi ‘ keskin
Tufeng desen iyiden iye mahir
Oysa yolumuz , öl değil !
Aynı kaynaktan kuruldu
Pençe barbar , insan el
Kansa
Kan ,
Kansa kan Yusuf* yağdıran kuyuların ilmine dek .
Dayanabilir mi sekiz milyar Ali’nin
Sekiz milyar dayanma şekline
Tanrı
tavlayabilir mi
Sana biçtiği ömrün asallarını
Bir’i iki ile
İki’ yi üç’le
Kandırabilir mi ?
Oysa Ali ‘ye sorsan – sarılsan
Ali**biliyor
Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı
Kayıt dışı deneylerle geçen altı yılı
(O zamanlar kanın değil damarın rengi vardı )
Ve diyeceğim odur ki
altı yıl boyunca
Altı pille
Her gün
Tek taraflı bir ölüm hiç adil değil.
*yusuf-
Yusuf’u attıkları kuyuyu ben kazdım,
Pis işlere elini sürmez robotum …
**ali-
Şiirin , şairin robotuyla hiçbir ilgisi yok Ali
Sadece geçerken kara ormandan
Ağaçtan ev bir gereksinimdi.
Ateş bulanmaya eydi…